Koşmayı Bırakmak?
Spor yapmak isteyen arkadaşlarla muhabbet başlayınca, kimi kez bazılarının koşmak fikrine sıcak baktığını ve hatta ileri gidip koşmaya bile başladığına çok şahit oldum. Bunlardan bazıları o gün bugün koşmaya devam ederken, birçoğu da bir iki denemeden sonra bıraktı. Bırakma nedenleri hakkında bir yazı yazmak ne zamandır planladığım bir şeydi. Koşmayı bu kadar zor ve hatta onlar için imkânsız yapan unsurlar ne olabilirdi?
-
Nefes nefese kalıyorum
-
Ayaklarım su topladı
-
Kas ve ayak ağrılarından uyuyamadım
-
Çok zor
-
10km koşabileceğimi düşünemiyorum bile
-
Tırnaklarım Battı
-
Ayakkabılarım Vuruyor
-
Bittim tükendim
-
Çok pahalı bir spor
-
Koşudan sonra iştahım açılıyor, daha çok yiyorum
-
Sabah çok erken kalkamıyorum
-
Her gün çamaşır yıkamak çok zor
-
Sakatlandım
-
Mental olarak hazır değilim, içimden bir ses koşma diyor
-
Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi hissediyorum
-
Ayaklarımı yerden kaldırmakta zorlanıyorum
-
Öne çok eğiliyorum
-
Sabahları aç karına koşamıyorum
-
Midem bulanıyor
-
Bacaklarımı yeterince açamıyorum
-
Hareket olsun diye mi? Spor olsun diye mi? Koşuyorum
-
Tepe çıkamıyorum
Bütün bunlara bir dolu neden de ben ekleyebilirim. Koşmak gerçekten zor, düzen, istikrar, kararlılık ve biraz da fedakârlık isteyen bir spor türü. Sürekli yapılması gereken idmanları, dikkat edilmesi gereken kuralları, öğrenilmesi gereken incelikleri ve takip edilmesi zorunlu stratejileri var. Ya çok hafif tempoda günlük bir aktivite olsun diye yapmak var, ya da spor olsun diye koluna saati takıp mesafe, pace, süre 3’lüsüne göre koşmak. Yukarıda saydığım şeyleri yaşamamış bir atlet yoktur. Koşmak bütün bu engelleri geçip ama her defasında yeni yeni zorluklarla karşılaşmak demektir. Kolay koşu asla yoktur. Koşmak zaten insanın dizlerine zaman zaman 8 x kilosu kadar basıncı her saniye uygulaması demektir. Zor zeminlerde kimi zaman dakikada ortalama 190 adım atmaktır. Susuz kalmaktır. Sakatlanmaktır. Acı çekmektir. Yarışmaktır. Terlemektir. Sevince asla bırakamayacağınız bir yol arkadaşı demektir.